Fidan, TBMM Genel Kurulu'nda Bakanlığı ve ilgili kurumlarının 2025 yılı bütçesinin sunumunu yaptı.
Suriye halkına her zaman, her hal ve şartta elini uzatanın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın iradesiyle Türkiye olduğunu vurgulayan Fidan, uluslararası toplumun Suriye halkını kaderiyle baş başa bıraktığı bir ortamda Türkiye'nin tek başına Suriye halkının yanında durmaya devam ettiğini belirtti.
Fidan, bundan sonraki süreçte de Türkiye'nin tüm desteğiyle Suriye'nin yanında durmaya devam edeceğini belirterek, "Huzurun ve barışın hakim olduğu, farklı dini ve etnik grupların yan yana sulh içinde yaşadığı bir yeni Suriye'nin hayata geçmesini bekliyoruz. Komşular için istikrarsızlık üretmeyen bir Suriye'yi görmeyi arzu ediyoruz." diye konuştu.
Suriye'de yeni yönetimin düzenli bir şekilde kurulmasının önemine değinen Fidan, şunları söyledi:
"Suriyeli muhaliflerin birlik içinde olması ve kapsayıcı bir hükümet tesis etmeleri önemlidir. Artık ülkeyi birleştirme ve yeniden inşa etme zamanıdır. Savaş yüzünden evlerini terk etmek zorunda kalan Suriyeliler artık kendi topraklarına dönebilecektir. Türkiye, Suriye'nin ulusal birliğine, istikrarına, egemenliğine, toprak bütünlüğüne ve refahına büyük önem vermektedir. Bu amaca yönelik olarak bölge ülkeleriyle ve uluslararası aktörlerle çalışmalarımızı devam ettireceğiz."
Adalet Bakanı Tunç, yargı kararlarının eleştirilebileceğini, 2024 yılında verilen 12 milyonu aşkın dosyada karar verildiğini, birkaç dosyanın gündeme getirildiğini söyledi.
İstisna olan birkaç dosya gündeme getirilerek 12 milyon dosyanın göz ardı edilmesiyle yargı teşkilatına haksızlık yapıldığını vurgulayan Tunç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye'de yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığıyla ilgili olarak eleştiri sınırlarını aşanlara şunu ifade etmek istiyorum. Bugün eleştirdiğiniz bu yargı sistemi eğer 1961'de 27 Mayıs'ta iş başında olsaydı Adnan Menderes ve arkadaşları asılmazdı, dar ağacına gitmezdi. Beğenmediğiniz bugünkü yargı sistemi 12 Eylül 1980'de iş başında olsaydı, 'bir sağdan bir soldan' diye gençlerin yaşı büyütülerek dar ağacına gönderilmezdi. Hesap sorulması bugüne kalmazdı.
Bağımsız ve tarafsız olmamakla suçladığınız bugünkü yargı sistemi 28 Şubat'ta iş başında olsaydı, o üniversite birincisi başörtülü kızlarımızı kürsülerden ağızları kapatılarak yaka paça atmaya kimse cesaret edemezdi. Vesayetçilerin, darbecilerin koruyucu ve kollayıcısı olan 27 Mayıs'ta merhum Menderes'e 'Seni buraya tıkan kuvvet böyle istiyor.' diyen, 28 Şubat'ta adeta cübbelerini darbecilerin önüne seren yargı anlayışı eğer 15 Temmuz'da işbaşında olsaydı bugün hiçbirimiz burada olamazdık. İyi ki bugünkü yargı sistemi var, iyi ki 15 Temmuz'da iş başındalarmış. İyi ki darbecilere karşı milletiyle beraber dik durdular, adeta savaştılar. Demokratik hukuk devletinin, milli iradenin yanında oldular. Bundan böyle yargı hiç kimsenin arka bahçesi olmayacak. Yargı, milletin yargısı olmaya devam edecek."