Beyin çipi olarak da bilinen BCI (beyin-bilgisayar arayüzü) teknolojisi, özellikle felçli, engelli ve nörolojik rahatsızlıkları bulunan hastaların hayat kalitesini artırmaya yönelik bir araç olarak geliştirilmiş olsa da, günümüzde artık tıbbi uygulamaların ötesine geçerek gündelik hayatın bir parçası haline geliyor.
ABD'li milyarder Elon Musk'ın sahibi olduğu Neuralink ile Bill Gates ve Jeff Bezos'un yatırımcıları olduğu Synchron'un çalışmaları sayesinde felçli hastaların düşünceleriyle aktiviteler yapmasını hedefleyen beyin çipi teknolojisinde yarış hızlanıyor.
Tıp ve teknoloji alanında uzman isimlerin yanı sıra Neuralink'in kurucu ekibinden Ben Rapoport'un da aralarında yer aldığı Precision Neuroscience girişimi de nöroteknoloji alanında öne çıkıyor.
Musk'ın, 30 Ocak 2024'te, ilk kez bir insana beyin çipinin yerleştirildiğini açıklamasından sonra, 1 Mart 2024'te Neuralink beyin çipi yerleştirdikleri kişinin düşünce yoluyla satranç oynadığını kaydetti.
Teknoloji devi Apple ise BCI teknolojisini dokunmatik ekran, klavye ve sesli komut gibi "native input" yani "yerel giriş" olarak destekleyecek bir protokol üzerinde çalışıyor.
Böylece kullanıcıların ek yazılıma ya da karmaşık ayarlara gerek kalmadan, yalnızca düşünce yoluyla iPhone veya iPad'i kontrol etmesi mümkün oluyor.
Teknoloji devi Apple'ın bu adımı, düşünce ve sinir sinyallerinin dijitalleşerek günlük yaşama entegre edilmesinin önünü açarken, mahremiyet, siber güvenlik ve zihin hakları tartışmalarını da beraberinde getiriyor.
Neurorights Foundation'ın Tıbbi Direktörü Dr. Sean Pauzauskie, BCI teknolojisine ilişkin detayları ve etik tartışmaları değerlendirdi.
Pauzauskie, Apple, Meta ve Snap gibi teknoloji şirketlerinin, tüketicilerin sinirsel aktiviteleriyle cihazları kontrol etmelerini sağlayacak ürünleri yakın gelecekte piyasaya sürmeye hazırlandığını vurguladı.
Günlük hayatta nasıl kullanılabilir?
BCI teknolojisinin, tıbbi kullanımın yanı sıra günlük hayatta mesaj yazmak, arama yapmak, sosyal medyada gezinmek ve oyun oynamak gibi işleri yalnızca düşünce yoluyla yapmayı mümkün kılması bekleniyor.
Beyin sinyallerinin anlık çeviri sistemleriyle birleştirilmesi halinde, zihinden geçen cümlelerin otomatik olarak başka dillere çevrilebileceği, toplantılarda not almak veya sunum yapmanın ise düşüncelerin doğrudan bilgisayara aktarılmasıyla daha hızlı ve pratik hale gelebileceği öngörülüyor.
Ayrıca, söz konusu teknoloji sayesinde eğitim alanında, öğrencilerin dikkat ve odaklanma düzeyini ölçmeye yönelik yeni araçların ortaya çıkabileceği, ancak bunun etik açıdan tartışmalara yol açabileceği belirtiliyor.
Video oyunlarında yalnızca düşünerek karakterleri kontrol etmek mümkün hale gelirken, söz konusu teknoloji VR/AR gözlüklerle kullanıldığında tamamen eller serbest halde bir sanal gerçeklik deneyiminin ortaya çıkabileceği düşünülüyor.
Ayrıca film veya müzik platformlarının da kişinin ruh haline göre içerik önerileri yapabileceği vurgulanıyor.





















